Hep iddia ettim, ama hiç inanmadılar; ben kolay öğreniyorum arkadaş! Bakın dün, toplamda yaklaşık 12 saatte neler öğrendiğimden bahsedeyim de bana inanmayanların, beni ukalalıkla suçlayanların (beni hiç ukalalıkla suçlamadılar, neden!) yüzü kızarsın!
Sabah 07:00-09:00 arası metrobüse ilk duraktan binmeye çalışıyorsanız (binemiyorsunuz, önce bi' çalışıyorsunuz), metrobüs kapısının önünde yığın olmuş ve tek derdi oturarak yolculuk yapmak, belki biraz da uyuklamak olan insanlara sinirlenmeyin! Eğer sinirlenecekseniz, bir sonraki, bir sonraki ve bir sonraki metrobüsü beklemeyin, ayakta yolcu olun. Sinirlenmek, yer yer küfretmek en tabii hakkınız olsun. Hem sürüden ayrılmayıp hem de sürüye bok atmak çelişik olduğu kadar, ayıp da! (Bu ayıbı yapanın yazarın kendisi
olduğunu söylersem ne biçim bir itiraf olur, öyle değil mi?)
25 yaşındayım ve yeterince deneyimsizim. 35 yaşında birinden tavsiye alabilirim, yanlışımı söyleyebilir ve öğüt verebilir. Mesela ben söylenen sözlere, verilen vaatlere tüm gerzekliğimle inanırken, o,"biz bu lafları çok duyduk" der gibi, inanmayanlara özgü o kurnaz bakışı sağa sola atabilir. Heyhat, işler her zaman öyle yürümüyormuş, bunu gördüm.. İnanmayan, "ben bu lafları çok(az) duydum" diyen bendim. Kurnaz bakışlardan bahsetmiyorum bile.. E peki o insanlar benden daha deneyimlilerse, n'oluyor peki bunun adı? Sezgileri mi çok zayıf, pek de akıllı sayılmazlar mı? Değil! Sorumlulukları fazla, bağları fazla, yükleri fazla. Öyle benim gibi bir iki akıl yürütme, hiç de bilimsel olmayan sezgilerle yola çıkamaz, yoldan çıkamazlar. "Bu benim istediğim şey değil" deme şımarıklıkları da yok, ki özgürlüktür de desek yanlış olmaz. Ha, belki sezgileri benimki kadar güçlü değildir ve belki zekama da laf yoktur.. İhtimal!
Birileri meslekleri feci halde birbirine karıştırmış durumda. Valla hiç yaşımdan başımdan utanmayacağım, koca koca adamların karşısına geçip editörün işi nedir, metin yazarının işi nedir ve e-ticaret uzmanlığı da bunlardan başka bi' şeydir, bir bir anlatacağım! Kasıtlı bir kandırmaca mı var, e-ticaret uzmanlığına talep mi yok anlamadım.. Oysa ki e-ticaret uzmanlığı yükselen bir değerimiz adeta! Zaman dediğimiz ne kıymetli, ne yüce bi' şeydir ve neden böyle oyunlu moyunlu çalınıyor elimden? Al işte, çıkıp gittim.. Oyun bozan mı oldum! Kalbimde aldatılmanın verdiği sancı...
"Ben şöyle yaptım, böyle yaptım, şu kadar iyiyim" demenin binbir türlü yolu var. Eğer sen gidip lönk diye, "ben şöyle yaptım, böyle yaptım, şu kadar iyiyim" yolunu seçersen -bunun ayıp bi' şey olduğunu daha önce söylemiştim- bir itici oluyor bir itici oluyor ki, töbebismilahyarabbim bir insan bu kadar mı itici olur! Yüksek dağları sen yaratmışsın ama kafa pek çalışmıyor, laf ebeliği yok, belli ki ikaz eden de olmamış.. Yanlış bir gelişim sürecinin acı sonucu olduğu kanaatindeyim. Huyu da kötü olabilir.. Allah belasını vermiş de olabilir..
Lafı dönüp dolaşıp yine metrobüse getirdimya, sen ona bak! Metrobüs iğrenç, berbat, asab bozucu bir ulaşım aracı olabilir, özellikle benim gibi vapur sever çaycı, kahveci ve tostçu arkadaşlar için; lakin yaz sıcağında klimalı her yer bana saray! Ter kokusunu önlüyor mu önlemiyor. Yanımdaki amca o kolunu bi' indirse de dengesi ne durumda bi' görsek diye geçmiyor mu içimden geçiyor. Ama hava çok sıcak ve yollar gerçekten çok uzun ve ya yardan ya serden, düzen böyle!
Bir günden çıkarttığım sonuçların bir kısmı. Kısa kesiyorum efenim..
Hayırlı akşamlar!
Hayırlı akşamlar!