Hoş Geldiniz Mesajı Gibi Bir Metin Ekliyorum Şu An;

Hoş geldiniz! Kahve içiniz!

Saygılar...

30 Ekim 2012 Salı

Başlangıçta Şimdi Bu Denizler Hiç Yoktu..

O kadar uzuuun uzun yazmış olsam, o da bana yanıt olarak yalnızca, "gönder, bakarız.." dese ve ben göt olsam, ama olmasam! Çünkü gönder bakarız derse ben göt olmam, gönderirim, bakar.. Bakarsa beğenir, tebessüm eder, belki sesli güler! Ayrıca "gönder bakarız" dedi diye, yalnızca "gönder bakarız" demiş olacak diye bi' şey yokki! "Gönder, bakarız" demiştir, o sırada "koçum bana bi' çay" demiştir, aralara serpiştirdiğim tatlı komik laflara gülmüştür, etrafındakilerle paylaşmıştır, onlar onlara, onlar onlara derken ben baya bildiğin popüler olmuşumdur.. Olabilir yani sonuçta olmaz diye bir şey yok..
Aklımı kaybetmedim! (bağırarak söyledim, kızarak)
Benim dertleşme, paylaşma şeklim bu.. Sen anlıyorsun, anlamıyorsun, anlamıyorsan gidiyorsun bir anlayana soruyorsun, bulamıyorsun ve dönüp dolaşıp bana geliyorsun, biz senle kürkçü dükkanında tilkilerle kukla oynatıyoruz.. Kısmetse çıldıracaksın belki sonra da..
Sen beni anlıyorsun?
Anlamıyorsun?

20 Ekim 2012 Cumartesi

İstemek Başarmanın Kötü Kalpli Üvey Babasıdır

Kentsel dönüşümü destekleyen herkesi dönüştürmek istiyorum! Kent dönüşüyor da, sana bana mı dönüşüyor avel!

"Hayatımın aşkı üç erkek.. Onlar için her şeyin en iyisini istiyorum" diyen Çağla Şikel'e feminist bir bakış atmak istiyorum! Bakış üzerine çalışabilirim..

Lisede annemin mesleğini "ev kadını" olarak yazarken tepemde dikilip, "anneni hanımlığa layık görmüyor musun?" deyip beni rencide eden -o yıllar benim rencide olduğum yıllardı- örtmene, "kadın" demenin, "kadın" olmanın aşağılayıcı herhangi bir tarafı olmadığını tane tane, bir gerizekalıya anlatır gibi anlatmak istiyorum! Ergen Meryem'in de saçını okşamak istiyorum! Canım kendim, ne de utanmıştım..

Şu bizim dizi senaristlerimizle bi' konuşup, görüşmek istiyorum.. Artık kadın karakterlerini intihar ettirmesinler! Zira Bihter'le bitti, kapandı o mevzu..Beni beni Bihter'ini diye diye gittiya caaanım kadın!

Bugün kendini gösteren soğuk havanın, duruşunu hiç bozmadan devam etmesini istiyorum! Çizmelerimin bana ne kadar yakıştığından ve bol kazaklarımdan ve ceketlerimden ve hırkalarımdan bahsetmek istemiyorum!

Daha bundan bi' hafta önce kesinlikle yapmak istemediğime karar verdiğim, yapmama kararını verince de kendimi kuş gibi hafif hissettiğim o şeyi şu anda neden yapmaya çalışıyorum, bilmek istiyorum!
Aklım ve fikrim, ne alemdesiniz?

Yan apartmandaki kızı, aslında pek de zengin olmadıkları gerçeğiyle yüzleştirmek istiyorum! Ya gerçek dünyaya dönsün, ya da seansı 300 tl'ye terapi görsün.. Hadi bakalım!

Soğumayan kahve istiyorum, sigara içmek için balkona çıkmam gerekmesin istiyorum, yerli yersiz tuvaletim gelmesin, gündüz esnemekten ağzım yırtılırken, gece gece uykum kaçmasın istiyorum, iki kelam dert anlatabileceğim insanlar istiyorum, daha az empati, daha çok bencil olayım istiyorum, sevilmek, sayılmak, hoş görülmek, affedilmek, takdir edilmek, alkışlanmak, ayakta karşılanmak, çok iyi olmak, en iyi olmak, hep iyi olmak istiyorum!

Ve tabii ki dünya barışı!

10 Ekim 2012 Çarşamba

Bizler, Yalancı Çobanın Torunlarıyız

Dürüst olmak gerekirse...

Estağfurullah efendim! Niçin gerekecekmiş dürüst olmak! Şu güne kadar ne zaman gerekmiş dürüst olmak! Ne demekmiş dürüst olmak! Sen var dürüst olmak?

-Sonu iyi oldu! Belli ki duruma Fransız kalmış..-

Açık açık konuşmak, genelde görüş bildirmek gerekiyorsa lafa böyle başlanır: Dürüst olmak gerekirse...
Nasıl bir gereklilik söz konusu? Genelde yalan söylemek mi gerekli? Dürüst olmanın istisnai bir durum olduğu bir zamanda mı yaşıyoruz? Ve bu öyle bir istisna ki, karşı tarafı hoşnutsuz ediyor! Yalan dolan bi' iletişimle, al gülüm ver gülüm yaşayıp gitsek ne ala! İcabında doğru söyleyeni dokuz köyden zopaylan kovalarız, gidecek onuncu köyü de nah bulur!
Evet efendim, biz ne dedik!

Sanki ahlaki bir soruna parmak basıyormuşum, dünya nereye gidiyor, ahlak, değerler, toplum falan feşmekan derdindeymişim gibi göründüysem ve "evet yaa doğru valla" gibi katılanlarım olduysa, bi' sakin durun!
Sorguladığım esasında o değil.. Esasında sorguladığım bi' şey de yok; yalnızca "dürüst olmak gerekirse" diye lafa başlayıp, dürüstlüğün ne büyük bir insani değer olduğunu diline pelesenk eden caaanım toplumumun içine düştüğü çelişki kafama takıldı..

Yoksa, dürüst olmak gerekirse... gerekmez. Yani şart değil. Ben dürüst olmak istesem de -ki hep istedim hiç olmadı- bakalım muhattabım istiyor mu dürüst olmamı!
Aklı varsa istemez..
Netice de evrenin sırrı benim sırrım değil! Küçücük, bok kadar dünyan/dünyam hakkında konuşmuyor muyuz?
Ayrıca doğru duyulacak bir şey değildir; peşinden gidilecek, koşulacak, aranacak ve belki bulunup belki bulunamayacak bir şeydir.
Ya, işte öyle.. Minareyi çalıp kılıfını hazırlayanlar, onlar beni anladı..